10 Şubat 2012

so let me go-



kar aslında bir göz yanılması mı?hayat ayrıntılarda..hayat bizim çatıda :) bi de benim gözümle bakabilsen dünyaya..
yazamayacak kadar enerjisizim aslında..
o günden sonra her sabah uyandığında,kendini kendi yapan çizgilerden birinin kaybolduğunu farketti sevgili..nedense engel de olmak istemedi.bi gün nasılsa dedi herşey dümdüz olucak.çimler gibi.bahar gelicek.uzanıp yatıcaz bi akşamüstü iğde-nin mayhoş gölgesinde..hafif rüzgar yüzünü yalarken,kahkalarının eşliğinde uykuya dalmak,anlamsızca gülmek gözlerin duman-lanana kadar..
bu köpek gibi soğuklarda yalnızca baharın yapılacakların hayalini kurmak..hayat ne kadar sonsuzmuş gibi kısa değil mi?
avuçlarımın içi kapkaranlık..yüzümü saklamaya çalıştığımdan beri..
sonra birgün başka dinde bir duaya layık olursun..şarapla kutsamak istersin..hani aslında vardığın tek nokta başağrısıdır..
sıyrılan dostları gördükçe kendine acırsın,zamanına..acımakla kalsan iyi epeyce de küfredersin..nicedir ölümü düşündüğümde tek aklıma gelen,hayatın en kritik anlarında;ya da her anında aslında yalnız olduğun..
kategorizasyon yaşlandıkça bilincin kendini koruması için yaptığı bir tür savunma mekanizması zannedersem..kişileri hatırlarken çoğunlukla birer spot kelimeleri(örnekse işlevsel (ateş) hüzünlü (Ra) yaşamda  (tango) şimdi sen benim yerimde olsan (red wine) nida (dr.who) bir miktar (estetik zeka) ),yaklaşık bi kokuları ki benim için nefes almaktan sonra gelir bilirsin..yaşamda koku gibi bi aksion olmasaydı ne denli keyifsiz olurdu bi düşünsene;illa bi ifadeleri;çoğunlukla gülerken..yani birini hatırlarken alabildiğine seçiyor hafıza;yaşlandıkça..
sen yaşlanma
yaşın hep 19..




1 yorum:

serap dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.