13 Şubat 2013

kollektif

haydi bakalım tatlıcık
şimdi yürüyelim
güzel yürüyelim
bilirsin gidilecek yer nihayetinde varır güzel yürüyene!
diye başladı aslında hikaye..
nasıl olsa bi şekilde başliicaktı!
düşmüş aşkları uzay bile sırtlayamaz ben niye sırtliim kardeşim karşılığını ödediğim herşeyin KARŞILIĞINI alsaydım şimdiye mısıra sultandım...
desem de aynı seme zihniyetle devam ederim ilişkilerime..ben akıllanmaz bi sabun köpüğü topluluğuyum ..
yalan mı.?aynen öyle..
de ki güzellik bi cehenemdir su gibiyse yüzün bedenin bahar saçıyorsa albino tavuskuşusundur sen avlanmaya parçalanmaya ayarlısın en başından..oysaki albino tavuskuşlarına aslında
 merhamet etmez oyun..haydi geçmiş olsun tatlıcık..
hayatın tam burasında ilişkilerle ilgili bildiğim tek bişey var insan hayatı boyunca bir doğru birde yalnış ilişki yaşamalı..doğru olanda sırf doğru olduğu için kalmamayı yalnış olanda sırf yalnış olduğu için gitmemeyi öğrenmeli..geriye de pek bi şey kalmaz zaten bittiğinde gitmek,gidiyorsan ya da gidiyorsa bitirebilmeyi becerebilmek...
sürdürülebilir aşk,sürdürülebilir ilişki var mıdır?
yok diyenler bunu yaşamayanlar;var diyenler başka birşeye cesareti olmayanlar..iki tarafında inandırıcılığı yoktur ve hiçbi zaman da olmaz..
devam eden heyecan vardır aslında..sürer gider kırmızı şarapla mütemediyen..
aslında bi ben varsam sen varsın yoksam hiç yoktun zaten..
hep kendini varsaydın bu da senin en büyük zaafındı aslında....
yaşamda en büyük armağandır aslında kırmızı şarap eşliğinde bi köyde kazdağının eteklerinde...
;)


















Hiç yorum yok: